Artık Gençler de Risk Grubunda | Sağlığa Yürü

Artık Gençler de Risk Grubunda

Artık Gençler de Risk Grubunda

Halk arasında kireçlenme olarak adlandırılan osteoartrit, giderek hem yaygınlaşıyor hem de genç yaştakileri de etkiliyor.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Tolga Tüzüner, diz eklemleriyle ilgili bir sorun ortaya çıktığında hastanın günlük aktiviteleri ve yaşam şeklinin olumsuz etkilendiğini belirtti. Ağrı sonrası erken dönemde bir uzmana danışmanın sorunun daha da büyümesinin önleneceğini aktaran, Tüzüner, diz kireçlenmesine karşı alınması gereken önlemleri ve tedavide en yeni gelişmeleri anlattı.

Koşma, yürüme, merdiven inme çıkma gibi günlük aktiviteleri ağrı hissetmeden yapmamızı sağlayan kıkırdak dokusu, günümüzde genç yaşlarda da hızla yıpranıyor.

Son yıllarda diz ekleminde kıkırdak hasarının yaygın bir sorun haline geldiğini belirten Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Tolga Tüzüner: “Ortalama yaşamın arttığı, insanların eskiye oranla daha aktif yaşadığı günümüzde kıkırdak hasarları gençlerde de yaygınlaşıyor. Eklem kıkırdağı damar ve sinir uçlarından yoksun olduğundan, herhangi bir hasar durumunda kendi kendine iyileşmesi çok mümkün olmuyor, kendi kendine yenilenemiyor.” diye konuştu.

FAZLA KİLO DİZLERE ZARAR

Farklı yaşlarda, farklı nedenlerle ortaya çıksa da eklem ve kıkırdak problemlerinin kişinin hareket kabiliyetini ciddi ölçüde kısıtladığını kaydeden Tüzüner şu şekilde konuştu: “Hasar gören kıkırdağın pürüzsüzlüğünü ve kayganlığını yitirmesi ağrı, şişlik, kilitlenme ve takılma gibi sorunlara ve kısıtlanmalara yol açıyor. Merdiven inme ve çıkma, ağır bir işte çalışma, uzun yürüyüş gibi yüklenmenin arttığı durumların yanı sıra uzun süreli oturma pozisyonunda da bu şikayetler artıyor.”

Fazla kilonun dizlere zarar verdiğini ve tedaviyi de zorlaştırdığını belirten Prof. Dr. Tüzüner, fazla kilolardan mutlaka kurtulmak ve ideal kiloya ulaşmak gerektiğini söyledi.

Günümüzde hareketsiz yaşam tarzının eklem kıkırdak hasarını artıran en önemli risk faktörlerinden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tolga Tüzüner, düzenli egzersiz yapmanın ihmal edilmemesinin şart olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Tolga Tüzüner, yüksek topuklu ayakkabı tercihinin kıkırdaklara binen yükü artırdığını söylüyor. Bu nedenle ayakkabı seçiminde bilinçli olmak ve dizlerimize aşırı yük binmesine yol açan ve ayağın biyomekaniğini zorlayan yükseklikte topuklu ayakkabıları tercih etmemek gerekiyor.

Kıkırdak hasarının ilerlemesini engellemenin ve ağrıyı kontrol altına almanın tedavide önemli adımlar olarak kabul edildiğini belirten Tüzüner: “Ağrıyı kontrol altına almak için ilaç tedavilerini tercih edebiliyoruz. Yine hasarlı eklem çevresi kasların kuvvetlendirilebilmesi için de fizik tedavi uygulamalarından faydalanıyoruz. Ayrıca kıkırdağın yeniden oluşumunu uyarıcı tedaviler, biyolojik tedavi yöntemleri ve ileri evrelerde ise eklem yüzeylerinin değiştirildiği protez cerrahileri de gündeme gelebiliyor.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Tolga Tüzüner, son dönemde giderek yaygınlaşan PRP ve kök hücre uygulamaları hakkında detaylı bilgiler verdi.

PRP YÖNTEMİ NEDİR?

PRP (Platelet Rich Plasma) ya da diğer adıyla trombositten zengin plazma, kişinin kendi kanından hazırlanan ve tıbbın birçok alanında iyileşmeyi uyarmak ve düzenlemek için kullanılan bir yöntem. Uygulama için hastadan bir tüp (10-60 ml) arasında kan alınıyor, bu kan özel filtreler ve cihazlar ile ayrıştırılarak istenmeyen kısımlar uzaklaştırılıyor. Ayrıştırılan kısım, trombositten zengin plazma ve dokunun onarımı ve iyileşmesine katkıda bulunan onlarca büyüme faktörünü içeriyor. Yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu tendon ve kas gibi yapıların iyileşmesini hızlandırıyor.

“PRP bir ilaç değil, kişinin kendi kanı dışında başka bir madde içermez.” diyen Prof. Dr. Tolga Tüzüner, ilaçların aksine PRP’nin etkisinin uygulandığı bölge ile sınırlı olduğunu ve kortizon içermediğini belirtti. Yaygın kanının aksine PRP ile kök hücre tedavisinin farklı yöntemler olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tolga Tüzüner, kök hücrelerin tedavi amaçlı kullanımları için ya kemik iliğinden alınan dokunun özel tekniklerle konsantre edilmesi ya da hastaya ait dokulardan elde edilen hücrelerin laboratuar ortamında üretilerek uygulanmaları gerektiğini vurguluyor.

Prof. Dr. Tüzüner bugün itibariyle PRP uygulamalarının kıkırdak hasarını iyileştirdiğine dair net bir bilimsel veri olmadığını, daha çok kas ve tendon iyileşmesini hızlandırmak amaçlı kullanılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

KÖK HÜCRE TEDAVİSİ

Prof. Dr. Tüzüner şöyle konuştu: “Kök hücre tedavisini özellikle ileri yaşlarda görülen ve yaygın kıkırdak kayıplarının olduğu hastalarda protez cerrahisi öncesi zaman kazandırabilen bir uygulama olarak görüyoruz. Henüz kök hücre uygulamaları, eklem kıkırdak hasarının tedavisinde kendini kanıtlamış ve tüm dünyada yüksek başarı oranları ile uygulanan protez cerrahisi için bir alternatif olmaktan uzaktır. Erken dönem klinik uygulamalarımız oldukça başarılı ve uzun dönemde beklentilerimiz de büyük”

CERRAHİ DE ETKİN OLARAK KULLANILIYOR

Diz eklem kireçlenmesi ileri boyutlara ulaştığında ve ağrı diğer yöntemlerle kontrol altına alınamadığında protez cerrahisi seçeneği masaya geliyor. Prof. Dr. Tolga Tüzüner: “Diz protez cerrahisi ile eklem kıkırdaklarının hasarlanmış yüzeyleri değiştiriliyor. Ameliyat sonrası ağrılarından kurtulan hastanın diz hareketleri normale dönüyor; cerrahi sonrası merdiven çıkma, bisiklete binme, yüzme, uzun yürüyüş gibi aktiviteleri sorunsuzca gerçekleştirebiliyor. Tüm cerrahi tedavilerde olduğu gibi bu cerrahi işleminin de deneyimli bir ekip tarafından en iyi şartlarda yapılması şart.” diyor.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN