Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, pandemi koşullarında yaşanan Ramazan ayının psikolojik iyi oluş üzerindeki etkilerine değindi.
Tüm canlıların yaşamlarında “homeostasi” denilen içsel bir denge haline sahip olduğunu ve dışsal koşullara rağmen bu dengeyi korumaya çalıştıklarını kaydeden Ömer Bayar şunları söyledi: “Çünkü çevresel şartlar sabit ve kararlı değildir. Gıdaya ulaşım, iklim şartları, tehdit ve riskler gibi birçok değişken, iç dengenin korunmasının ne kadar önemli olduğu gösterir. İnsan da yaşam boyu onu bekleyen sayısız ihtimallere rağmen hayatında bir denge oluşturabilmelidir. Psikolojik iyi oluş ise insanın zorlu yaşamsal etmenlere rağmen kendi ruhsal dengesini koruyabilmesine işaret eder. Ailevi sorunlar, ilişkisel çatışmalar, maddi problemler, krizler hepsi birer meydan okuma gibi kabul edilebilir”
Pandemi nedeniyle kısıtlamaların olması, bulaş riskine karşı tedbirlerin arttırılması, Ramazan ayına yönelik söz konusu toplu ibadetlerin ve sosyal etkileşimin büyük ölçüde azaldığını belirten Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, şunları söyledi: “Tam da bu noktada bahsettiğimiz denge hali, yani hali hazırda alışık olduğumuz yaşam tarzı sekteye uğrayacaktır. Bu durumla baş edebilmek bir yanıyla ihtiyaçların önceliklerini değiştirmek, bir yanıyla da ihtiyaçlara yönelik tolerans gösterebilmekle olur. Aslında Ramazan birçok yönden bu becerilerin kullanıldığı, insanın nefsine ağır gelen ibadetlerin daha fazla yapıldığı, maddiyatın çok değer gören bir kavram olmasına rağmen infak, zekat ve sadakaların verildiği, zorlayıcı açlık ve susuzluğa tahammüllün gösterildiği, öfke ve kırgınlık gibi zorlayıcı duygusal süreçlerin kontrol edilmeye çalışıldığı, elde var olana şükredildiği bir aydır. Yani aslında Ramazan ayı başlı başına psikolojik iyi oluşun önemli bir örneğidir. Pandemi sürecinde bu gerçekliğin farkında olmak ve nasıl diğer zorluklara sebat gösteriyorsak bu zorluğa da sebat göstermek ve mevcut şartlara uygun şekilde dini ibadetler ve sosyal etkileşimi gerçekleştirmek gerekir. Bir yanıyla beklentilerin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret eder bu süreç.
Tam da yaşanan böylesine bir kriz durumu içerisinde geçmiş yıllardaki gibi geleneksel bir Ramazan ayı geçirmeyi beklemek yerine mevcut şartlarda neler yapılabilir? Akrabalar ile iletişim nasıl kurulabilir? Sosyal izolasyon ve kısıtlamalar eşliğinde ailece nasıl vakit geçirilebilinir? Bu soruların yanıtlarını düşünmek ve sorun odaklı değil çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemek gerekir. Gerçekçi beklentiler ve çözüm odaklı yaklaşım, motivasyon kaybı ve moral bozukluğunun önüne geçmede yardımcı olacaktır.”
Mevcut koşulları en iyi şekilde yöneterek yaşam kalitesi artırılabilir
“Unutmamak gerekir ki şartlar, koşullar ve yaşam her daim değişim içerisindedir.” diyen Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar şunları ifade etti: “İnsanlar da hep bu değişime ayak uydurarak varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Bu pencereden bakıldığında hayatta sadece ideal/mükemmel koşulları bekleyerek değil, mevcut koşulları en iyi şekilde yöneterek yaşam kalitesi arttırılabilir.”